Mide Kanseri, sindirim sistemi organlarından midenin herhangi bir bölümünden gelişebilen bir kanser türüdür. Hastalığa genetik yatkınlık önemli olmakla birlikte, sigara kullanımı, beslenme alışkanlıkları, stres, Helicobakter Pylori enfeksiyonu gibi çevresel faktörler kanser gelişimini tetikleyebilir. Toplumun değişen beslenme alışkanlıkları ile birlikte giderek daha erken yaşlarda görülmektedir. Hastalarda mide yanması, şişkinlik, hazımsızlık, kansızlık gibi yakınmalar olabildiği gibi, erken tanı almış olan hastalarda hiçbir yakınma bulunmayabilir.
Mide kanserinin tanısı endoskopi sırasında alınan biyopsinin patolojik tanısı ile konur. Bu aşamadan sonra ise, tedavi için en önemli nokta tümörlü dokunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Tümörün yerleşimine ve türüne göre total gastrektomi (midenin tümünün çıkarılması), subtotal gastrektomi (midenin tama yakın olarak gerekli kısmının çıkarılması) gerekebilmektedir. Tümörün patoloji sonucu stromal tümör olduğunda sadece tümörlü alanın çıkarılması yeterlidir. Tümörün yerleşimi, patolojik tanısı ve hastanın özelliklerine göre yapılması gereken ameliyata, cerrahi işlemin başarısını artırmak amaçlı ameliyat öncesinde (neoadjuvan) ve/veya sonrasında (adjuvan) kemoterapi-radyoterapi gerekip gerekmediğine, hasta özelinde dikkatli bir değerlendirme ile karar verilmesi gerekmektedir.
Midenin tamamının ya da tama yakın olarak büyük kısmının çıkarıldığı mide ameliyatlarında, ameliyat sırasında yapılması gereken en önemli işlemlerden biri, kanserli hücrelerin yayılım göstermiş olabileceği lenf nodlarının çıkarılmasıdır (Lenf nodu diseksiyonu). Ameliyatın başarısında, çıkarılması gereken lenf nodlarının sayısı ve lenf istasyonlarının alınabilmiş olması oldukça önemlidir. Uzun dönemde, hastalıktan tam iyileşmede ve tekrarlama riskinin azaltılmasında cerrahın bu konuda bilgisi, yeteneği ve tecrübesi en önemli belirleyicidir.
Kanser cerrahisi, bilgi, deneyim ve sabır gerektirir.
Comentarios